M.S. 6. yy'dan itibaren netleşen tarihî verilere göre Kırgızlar M.S. 557 yılında Kök Türk Devletinin fetret devrine rastlayan 7. asrın ikinci yarısı boyunca müstakil bir görünüm sergileyen Kırgızların bu dönemde Çin ile doğrudan ilişkiler kurmalarına rağmen, 699 yılında yeniden Kök Türk yönetimine girdiği görülmektedir.
Kök Türk kitabelerinden anlaşıldığı kadarıyla, Kök Türklerin Kırgızlar üzerinde hâkimiyet tesisi pek kolay olmamış ve her iki dönemde de ancak uzun ve çetin Kırgızlar 743 yılında Kök Türk devletinin yıkılışından sonra yönetimi ele alan Uygur Hakanlığı'nın idâresini kabul etmeyerek, uzun yıllar boyunca Uygurlarla mücadele etmiş ve 9. asrın başlarında Uygurlarla yapılan bir savaşta büyük kayıplar vermelerine rağmen, 838 yılında Uygur Kağanını öldürerek Uygur Devletinin Kuzey kısmını işgâl etmek suretiyle asırlardan sonra ilk defa merkezi Ötüken olmak üzere bir Türk Devletinin idâresini ele almışlardır.
İLK BAĞIMSIZ KIRGIZ DEVLETİFakat bu ikinci Kırgız devletinin kurulduğu bölgeler bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti sınırları dahilinde kaldığı ve Çin yönetimince de Türk tarihine ait pek çok önemli eserin gömülü olduğu bilinen bu bölgelerde kazı yapılmasına müsaade edilmediği için, tarih ve bu arada başka bir çok ilim dalı bu bölgeden elde edilebilecek her biri bir hazine değerindeki verilere ulaşamamaktadır.
Şayet birgün bu bölgedeki Kırgız kitabelerinin gün ışığına çıkartılması mümkün olursa muhakkak ki Kırgızların ve bu arada genel olarak Türklerin Orta Asya'daki tarihlerine ait bilgiler yeni ve daha geniş boyutlar kazanacak, bu arada Türkler'in M.Ö. ve Miladı takiben bir kaç yüzyıl boyuncaki hayatlarının pek çok bilinmeyen yönü açıklık kazanmış olacaktır.
Kırgızların yüzyıllardan (neredeyse bin yıla yakın bir aradan) sonra yeniden bağımsız bir devlete sahip olmaları, yaklaşık bir asır süren ikinci bağımsız Kırgız devleti süresince onların kültürel alanda yeniden derlenip toparlanmalarına, hatta Kök Türk ve Uygur kardeşlerinin yazı dilini kullanarak kendi kitabelerini yazdırıp diktirmelerine vesile olmuştur.
mücadelelerden sonra Kök Türklerin hakimiyet kurması mümkün olmuştur.
Çin Tehdidi ve Batıya Göç
|
920 yılından sonra, önce Kök Türk ülkesini ve sonra Moğolistan'ı işgâl eden Çin ordularının dalga dalga gelen saldırıları karşısında tutunamayan Kırgızlar 924 yılında bu yurtlarını terkederek, daha batıya (bugünkü Kırgızistan'a) doğru çekilmişlerdir.
10-12'inci yüzyıllar arasında Karahanlıların hakimiyeti altında yaşayan Kırgızlar, bu dönemde Kırgızistan toprakları üzerinde büyük şehirler meydana getirmiş ve halkın daha çok tarım ve ticarete yönelmesi sonucunda önceleri genellikle göçebe olarak hayvancılıkla uğraşan Kırgızların sosyo-ekonomik hayatında büyük değişimler meydana gelmiştir.
Söz konusu sosyo-ekonomik gelişmelerle birlikte Kırgızların kültür hayatında da önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve Türk dilinin ilk şâheseri "Kutad-gu Bilig" Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından bu dönemde ortaya konulmuştur.
|
Moğol ve Özbek Hakimiyeti
|
12. yüzyılın başlarından itibaren Kırgızları Cengiz Han yönetimindeki Moğolların hakimiyeti altında görüyoruz. 1217 yılında Moğol yönetimine karşı başlattıkları isyânın kanlı bir şekilde bastırılmasından sonra Kırgızlar 14. asrın sonuna kadar Moğol hakimiyeti altında kaldı. Ancak 1399 yılında yanlarına Oyratları da alan Kırgızlar, Moğol yönetimine karşı başlatılan ikinci isyan ile yeniden bağımsızlığına kavuştular.
Fakat, o dönemde amansız bir hâkimiyet mücadelesinin hüküm sürdüğü Orta Asya'da gerekli şartlara erişemeden bağımsız kalmak kolay değildi. Nitekim Kırgızlar kısa bir bağımsızlık döneminden sonra 1425 yılında Özbek hâkimiyeti altına girdiler ve daha sonra Özbeklerin Moğol saldırıları karşısında tutunamaması sonucunda kuzeydeki Kazakistan bozkırlarına çekilerek Kazak Yönetimi altında Kazaklarla birlikte yaşamaya başladılar.
|
|